Bir insan ki; yenilmez, ne kalem, ne
tüfekle;
Ne saray sofraları, ne kuru bir ekmekle
Bir insan ki; dünyada, korkusuz bir
yürekle,
Allah'a vekîl olur, Kurân'ı yaşadıkça
Bir inanç ki; sarsılmaz, ne tayfun, ne
tûfanla;
Güçlenir sabır denen, en zorlu imtihanla
Bir inanç ki; beslenir, her nefeste
îmanla,
Sonsuzlara tâc olur, Kur'ân'ı
yaşadıkça
Bir vicdan ki; düşmeden, nefsin
tuzaklarına;
Mahşer penceresinden, bakar kul
haklarına
Bir vicdan ki; her çağda, zulmün
uşaklarına,
Adâleti haykırır, Kur'ân'ı yaşadıkça
Bir gönül ki; dost olur, ''aman'' diyen
düşmana;
Şevkati şükran bilir, yaratılmış her cana
Bir gönül ki; paklanır, kin ve kibirden
yana;
'Yer ile yeksân' olur, Kur'ân'ı
yaşadıkça
Bir huzur ki; bozulmaz, şeytanî
şüphelerle,
Ne tabiî afetler, ne de başka bir şerle
Bir huzur ki; barışır, o ilâhi kaderle;
Ruhlara sükûn verir, Kur'ân'ı
yaşadıkça
Bir edep ki; hayânın, gölgesinde barınır,
Ahlâk ibriklerinden, süzüldükçe arınır
Bir edep ki; namusu, servetten önde
tanır;
Âyetlerle yıkanır, Kur'ân'ı yaşadıkça
Bir hayat ki; doyumsuz, her mevsimi bir
bahar;
Her baharda bin meyve,her meyvede
bin tad var
Bir hayat ki; ölümsüz Çünkü aslında
mezar;
Bir cennet kapısıdır, Kur'ân'ı
yaşadıkça
Bir sevda ki; titretir, yürekleri derinden;
Dağılır kâinata, Medine göklerinden
Bir sevda ki; açılır, semâlar kaç
yerinden,
Muhammed nûru ile, Kur'ân'ı
yaşadıkça
Bir dünya ki; ne açlık, ne cinâyet, ne
savaş,
Ne kan ağlayan mazlum, ne gözlerde
damla yaş
Bir dünya ki; ufuklar, ağarır yavaş
yavaş;
Sabahlar müjdelenir, Kur'ân'ı
yaşadıkça